20 Mayıs 2012 Pazar


OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE
MODERN KERVANSARAYLAR


                Kervansaraylar… Uzak diyarlara göçen isimsiz yolcuların barınağı… Bir güven kalesi, bir ferahlık cenneti… Kim bilir kaç fani ayakbastı tozlu taşlarına. Kim bilir kaç yolcuya derin bir oh çektirerek ferah ve serin suyundan temiz bir yudum verdi. İşte bu içi buram buram tarih kokan yapılar, Selçuklu Hanları tarafından 10.yüzyılın başlarında Orta Asya’ya inşa edilmeye başlandı. Kervansaraylar önceleri askeri bir gaye güdülerek yapıldı. Daha sonra İslamiyet’in yayılması ve Türklerin İslam dinini seçmesiyle giderek büyüyen topraklarla beraber ticari amaçlarda hizmet vermeye başladı. Ticaret kervanlarını koruma amaçlı hizmetin giderek artması ve ticaret yollarının yaygın olarak kullanılmaya başlanmasıyla birlikte ekonomik amaçlara dönük olarak kurulmaya başlandı.

                İslamiyet’in yaygınlaşmasından sonra uzak yollar üzerinde durak yerleri olarak, şehir ve kasabalarda bulunan yolculara faydalı olması için kurulmuş yapılardır. Yolcular hangi din veya mezhepten olursa olsun hanlarda ve bunların büyükleri olan kervansaraylarda birkaç gün ücretsiz kalabilirlerdi. Kervansaraylar genellikle büyük bir avlu ve avluyu çevreleyen iki katlı bir binadan oluşurdu. Yola açılan büyük bir kapısı ve kapıların iki yanında nalbantlar ve araba tamircileri bulunurdu. Yolcuların binek hayvanları ve yükleri için ahırlar ve büyük ambarları vardı. Odalarda soğuk mevsimlerde ocak yakılırdı. Büyük kervansaraylarda mescit de bulunurdu. Kervansaraylarda çok sıkı güvenlik önlemleri vardı. Geceleyin davul çalınarak kapılar kapanırdı ve sabaha kadar açılmazdı kimsenin de dışarıya çıkmasına izin verilmezdi. Sabahleyin de yine davulla kapılar açılır ve yolcuların yüklerinin ve eşyalarının tam olup olmadığı sorulurdu. Tehlikeli bölgelerdeki kervansarayların güvenliğinin sağlanması için derbentçi adlı örgüt kurulmuştu. Derbentçiler geçit yerlerini muhafaza edenler için kullanılan bir tabirdir. Yolların korunması, ticaret yollarının güvenliğinin sağlanması için çalışan bu örgüt üyeleri Yaptıkları hizmet karşılığı belli bir toprağı kullanma hakkı elde ederlerdi.

                Kervansaraylar birbirine yaklaşık 30–40 kilometre mesafe ile inşa edilirmiş. 9 saatlik bir deve kervanı yürüyüşü baz alınarak hesaplanan bu mesafedeki ana amaç kervanların güvenliğini sağlamakmış. Uzun mesafelerde kervanların haydutlarca soyulması ya da kervan içinde bir hastalık vs. gibi sorunların çıkmasına karşı önlem niteliği taşımaktadır bu mesafeler. Bir diğer önemli sebebi ise ticaretin daha hızlı gerçekleşmesi ve gelişmesidir.

                Her köşesi tarih kokan, her attığınız adımda ayağınızın altında yatan tarihi size hissettiren ülkemizde kervansaraylar konusunda oldukça zengin bir kültüre sahiptir. Hanlarıyla, hamamlarıyla, kervansaraylarıyla canlı bir müze gibidir Türkiye. Elinizi uzattığınız her köşesinde bir miras saklıdır. Zamana meydan okurcasına dimdik ayaktadır. Aradan yüzlerce yıl geçmesine rağmen heybetiyle sizi kendine bağlar kervansaraylar.

                        Modern Kervansaraylara Geçiş


                Yılların eskitemediği kervansaraylar artık modern bir şekle bürünmeye başladı. Döneminde ticaret için kervanların yolunu gözlerken şimdilerde modern müşterileriyle eski şanlı tarihine geri dönüyor. Dış mimarisi ve içyapısı değişmeden sadece hizmetleri ve konforu modernleşerek yenidünyaya tekrardan merhaba diyor.
                               Modern kervansaraylar ülkemizde oldukça yaygınlaşmakta. Birçok örneğinin bulunduğu bu yapıların önemli bir tanesi de taşı toprağı tarih kokan Diyarbakır’da. Hotel Büyük Kervansaray adıyla geçmişteki hizmetlerini modern yenilikleriyle sürdüren bu yapı şehrin en popüler mekânlarından birisidir.

                               Diğer bir adı da Deliller Hanı olan ve 1521’de Diyarbakır’ın ikinci valisi Hüsrev Paşa tarafından yapımı başlatılan kervansarayın inşası 1527 yılında sona erdi. Delil adının anlamı ise; o dönemde hacca giden hacı adaylarına rehberlik yapan kişilere delil denirdi. Hanın 2 renk taşı vardır. Bu taşlardan beyaz olanı Urfa’dan getirilirken, siyah taşlar kurtboğazı taş ocağından toplatılmıştır. Oldukça geniş bir kapasiteye sahip olan hanın 72 adet odası bulunmaktadır. Ayrıca han içerisinde tüccarlar için 17 adette dükkân mevcuttur. Yaklaşık olarak 800 adet deve kapasitesine sahip birde ahıra sahiptir han.

                İnşa edildiği dönemde tüccarlar için ipek yoluna gidişte bir barınak görevi görmüş. Bölge halkından Hac’a gidecek yolcular için ise kutsal mekâna gidişten önceki toplanma yeri olarak kullanılırmış.




Han oldukça önemli kişilere ev sahipliği yapmıştır. Bu kişilerden en önemlisi ise 17. Osmanlı Padişahı Sultan IV. Murat’tır. Padişah, Bağdat seferi öncesi Deliller Hanında yaklaşık 1 hafta kalmıştır. Kaldığı dönemdeki odası hala temiz bir şekilde modernize edilerek durmaktadır.

                Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Turizm Bakanlığı tarafından 1989 yılında otel olarak faaliyete geçirilmiştir. O dönemde ihale usulüyle kiraya verilen hanı, bir dönem Diyarbakır sporun başkanlığını da yapan ve şehirde renkli kişiliğiyle tanınan Mehmet İpek aldı. 22 yıldır hanın kiracısı olan İpek, oldukça başarılı bir yönetim sergileyerek otelin tanınmasını ve bölgeye gelen yerli-yabancı turistlerin ilgisini çekmeyi çok iyi bir şekilde başarmış. Kervansaray tesisleri adı altında şehirden biraz uzak, içinde mini bir hayvanat bahçesi bulunan birde dinlenme tesisi işletmekte Mehmet Bey.

                Otelde genellikle yabancı turistler konaklamakta. Bunun ana sebebi tarihi mekânlara olan düşkünlükleri. Daha çok Almanlar ve Japonlar tercih etmekte. Yerli turistinde ilgisini çekmeyi başaran otel özelliklede yaz aylarında turist akınına uğruyor.

                Aslen Karslı olan ama çok uzun yıllardır İstanbul’da yaşayan Çağlar Moğultay’da oteli ziyaret eden yerli turistlerimizden. Böylesi bir mekânı ilk defa gören Çağlar büyük bir hayranlık ve ilgiyle taşları tarih kokan otelin her köşesini dikkatlice inceliyor. Oteli çok beğendiğini belirten Moğultay ileriki bir zamanda tekrar geleceğini ve bu yerin güzelliklerini çevresindeki herkese anlatacağını belirterek ilgi dolu bakışlarla oteli süzmeye devam etti.

                Yaz döneminde faaliyetleri artan otele turistlerin yoğun ilgi göstermesinin en önemli sebeplerinden biriside içyapısının sıcağı serinliğe çevirme özelliğidir. Diyarbakır’ın meşhur sıcaklarından bir nebze olsun kurtulmak ve ferah bir soluk almak ayrıca otantik havasını solmak isteyenler için kaçırılmaz bir fırsat kervansaray oteli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder