Üretim
fazlası et ve et ürünlerini
Son yıllarda ülkemizde et ve et
ürünlerinin fiyatının yüksek olmasından dolayı bu ürünlere olan talep oldukça
düşük düzeyde kalmakta. Bunun sonucu olarak ta satılamayan et ve türevi gıdalar
satıcıların ellerinde kalmakta. Bu soruna değişik çözümler bulan et üreticileri
ve satıcılar ellerindeki ürünleri normal fiyatının altında satarak çürümeden
elden çıkarma girişiminde bulunmakta. Peki, vaktinde satılamayıp tüketim
süresini aşma seviyesine gelen gıdalar daha sonra ne yapılıyor?
İnsanoğlunun en temel besin
kaynaklarından biride et ve et ürünleridir. Bunun sonucu olarak ta bu besinleri
üretip insanlara satan kurul ve kuruluşlar oluşmuştur. Başlangıçta bu kurumlar
insan ihtiyacına paralel bir şekilde et ve et ürünleri üretimi ve dağıtımı
yaparken, toplumların gelişmişlik seviyesinin yükselmesiyle ve de özellikle
kapitalizmin etkilerinin artmasıyla beraber tüketim ihtiyacından daha fazlasını
üretmeye başlamıştır. Bu durumla birlikte şöyle bir soruda ortaya çıkmıştır; “üretim
fazlası et, balık ve tavuklar daha sonra ne yapılıyor?”
Daha fazla kazanma uğruna aşırı üretim
Kapitalizmin hızlı gelişiminden
etkilenen birçok sektörden biride gıda sektörleridir. Daha fazla üretme ve
tüketme hissiyatını insan DNA’sına yerleştiren kapitalizm bu işi en iyi gıda
sektöründe yapmaktadır. Gıdaların birçoğunun kullanım süresi oldukça kısadır.
Et ve tavuk gibi ürünlerin ise saklanma koşulları iyi olsa bile kullanım
süreleri birkaç haftayla sınırlıdır. Dengeli bir üretim ve tüketim mantığında
iyi işleyen bu süreç bir zaman sonra daha fazla kazanma uğruna aşırı üretim
mantığına dönüşmüştür. Üretim fazlası et ve et ürünleriyse çürümeye ve gereksiz
yere doğal dengenin bozulmasına yol açıyor. Son kullanım sürelerini aşmak üzere
olan bu ürünler biran evvel elden çıkartılmak isteniyor. Buda insan sağlığını
kötü yönde etkileyecek bir ticaretin oluşmasına yol açıyor.
Ucuz et ticaretinin ortaya çıkması
Kapitalizmin hızlı gelişiminin
yan etkilerinden biride ‘her şeyin daha fazlasını üretme’ mantığının zihinlere
yerleşmesidir. Bu zihniyetin sonucu olarak ta ucuz et ticareti ortaya çıkıyor.
Ucuz et ticareti insan sağlığına oldukça ciddi zararlar verebiliyor. ‘Nasıl
olsa satılır’ diyerek fazlasıyla stoklanan et ve tavukların kullanım süreleri
bazen bir hayli aşmış oluyor. Elde kalan bu ürünlerden dolayı zarara uğramamak
için halka, yemek şirketlerine veya yemekhanelere uygun fiyattan –yani ucuza-
bu ürünler satılıyor. Bunun sonucunda ise birçok insan zehirlenip hastanelere
kaldırılıyor.
Tüketim
tarihi geçmiş veya geçmekte olan et ve et ürünlerinin satılması
Kasaplık yapan Hacı Berat
Eskikoyuncu ile üretim fazlası et ve et ürünleri hakkında konuştuk. Et ve tavuk
satışlarının eskisinden daha az olmasından şikâyetçi olan Hacı Berat ellerinde
kalan stok fazlası ürünler için “son tüketim tarihini geçirmeden elimizdeki
ürünleri satmaya uğraşıyoruz. Buzhanelerde mümkün olduğunca iyi koşullarda
dondurulmuş olarak etlerimizi tutuyoruz. Ve bu etler her yıl belli aylarda
bakanlıkça denetime tabi tutuluyor. Ama yinede her esnaf aynı özveriyi
sergilemeyebiliyor. Kimi esnafların elinde yıllarca duran stok fazlası etler
bulunmakta ve bunları piyasaya sürmek için herhangi bir çekinceye de sahip
değiller” diyen Eskikoyuncu sözlerine şöyle devam etti “Marketlerin çoğu, tavuk
etini yeteri kadar soğutmayan buzdolaplarında tutuyor. Bazı şarküterilerde,
masrafı azaltmak için ambalajsız satılan bütün ve doğranmış tavuk ürünleri
bulunmakta. Aslında Gıdalar ile ilgili kanunlara göre ambalajsız tavuk satışı
yasak. Fakat bu kural uygulanmıyor.” diyerek durumun vahametini gözler önüne
seriyor. Bunun gibi birçok kurala uyulmadığını söyleyen Hacı Berat en çok ihlal
edilen kurallardan birinin de tüketim tarihi geçmiş veya geçmekte olan et ve et
ürünlerinin satılması olduğunu belirtti. Elde kalan etlerin ya ucuz fiyattan
fakirlere ya lokantalara ya da yemek şirketlerine satıldığını anlatan Hacı
Berat “büyükbaş ve küçükbaş kemsi bu kadar yüksek ama tüketim bu kadar düşük
olunca esnaf zarar etmeme derdine düşüyor. Durum böyle olunca da kimse kimsenin
sağlığını umursamıyor” diyerek sorunun yakın bir zaman içerisinde ciddi bir
probleme dönüşeceğini belirtiyor.
Sorun ancak devlet eliyle çözülebilir
Et ve Balık Kurumu çalışanlarında
biri olan Şemsi Bey ise konun ancak devlet eliyle çözülebilecek bir duruma
geldiğini belirterek “halk ucuz et peşinde. Devlette kendi çabalarıyla bunu
sağladığı sürece elde kalmış ve çürümeye yüz tutması an meselesi olan et, tavuk
vb. gıdaların satışının da önüne geçilebilir. Ne yazık ki birçok defa yurtlarda
veya okul yemekhanelerinde bozuk et yüzünden zehirlenip hastaneye kaldırılan
insanlar oldu. Sağlıklı ve uygun koşullarda saklanabilen etler ve tavuklar uzun
ömürlü olabilir ama bunu her market, kasap, şarküteri aynı inceliği göstererek
yapmıyor” diyen Şemsi Bey sözlerini şöyle sürdürdü “daha çok kar için bol bol
et-tavuk stoku yapan yerler ellerindeki etleri mümkün olduğunca çabuk satmak
için çeşitli indirim kampanya vs uyguluyor. Halkta ilgi gösterince birçok
işyeri aynı taktiği uygulayarak bozulmuş et ürünlerini ucuz diye alıyor.”
Her şeyin bolca üretildiği bir dünyada…
Kapitalizmin bir çılgınlık halini
aldığı dünyada her şey bol bol üretiliyor ama çoğu ürün elde kalıyor. Sezonu
geçmiş elbiseler, mevsimi geçmiş yiyecekler, kullanım vasfını doldurmuş
elektronik eşyalar ve tüketim tarihi sona yaklaşmış -ya da geçmiş- gıda
maddeleri. Her şeyin bolca üretildiği dünyada doğanın dengesi de insan
yaşantısının dengesi de bozulmuş durumda. Aşırı et ürünleri üretimi bir yandan
vahşice bir hayvan katliamına da dönüşmekte. Ucuz diye bize sunulan her et ve
et ürünlerini almamak gerek atalarımızın da dediği gibi ‘ucuz etin yahnisi
yavan olur.’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder