20 Mayıs 2012 Pazar


Üretim fazlası et ve et ürünlerini

Son yıllarda ülkemizde et ve et ürünlerinin fiyatının yüksek olmasından dolayı bu ürünlere olan talep oldukça düşük düzeyde kalmakta. Bunun sonucu olarak ta satılamayan et ve türevi gıdalar satıcıların ellerinde kalmakta. Bu soruna değişik çözümler bulan et üreticileri ve satıcılar ellerindeki ürünleri normal fiyatının altında satarak çürümeden elden çıkarma girişiminde bulunmakta. Peki, vaktinde satılamayıp tüketim süresini aşma seviyesine gelen gıdalar daha sonra ne yapılıyor?

İnsanoğlunun en temel besin kaynaklarından biride et ve et ürünleridir. Bunun sonucu olarak ta bu besinleri üretip insanlara satan kurul ve kuruluşlar oluşmuştur. Başlangıçta bu kurumlar insan ihtiyacına paralel bir şekilde et ve et ürünleri üretimi ve dağıtımı yaparken, toplumların gelişmişlik seviyesinin yükselmesiyle ve de özellikle kapitalizmin etkilerinin artmasıyla beraber tüketim ihtiyacından daha fazlasını üretmeye başlamıştır. Bu durumla birlikte şöyle bir soruda ortaya çıkmıştır; “üretim fazlası et, balık ve tavuklar daha sonra ne yapılıyor?”

           Daha fazla kazanma uğruna aşırı üretim


Kapitalizmin hızlı gelişiminden etkilenen birçok sektörden biride gıda sektörleridir. Daha fazla üretme ve tüketme hissiyatını insan DNA’sına yerleştiren kapitalizm bu işi en iyi gıda sektöründe yapmaktadır. Gıdaların birçoğunun kullanım süresi oldukça kısadır. Et ve tavuk gibi ürünlerin ise saklanma koşulları iyi olsa bile kullanım süreleri birkaç haftayla sınırlıdır. Dengeli bir üretim ve tüketim mantığında iyi işleyen bu süreç bir zaman sonra daha fazla kazanma uğruna aşırı üretim mantığına dönüşmüştür. Üretim fazlası et ve et ürünleriyse çürümeye ve gereksiz yere doğal dengenin bozulmasına yol açıyor. Son kullanım sürelerini aşmak üzere olan bu ürünler biran evvel elden çıkartılmak isteniyor. Buda insan sağlığını kötü yönde etkileyecek bir ticaretin oluşmasına yol açıyor.

            Ucuz et ticaretinin ortaya çıkması


Kapitalizmin hızlı gelişiminin yan etkilerinden biride ‘her şeyin daha fazlasını üretme’ mantığının zihinlere yerleşmesidir. Bu zihniyetin sonucu olarak ta ucuz et ticareti ortaya çıkıyor. Ucuz et ticareti insan sağlığına oldukça ciddi zararlar verebiliyor. ‘Nasıl olsa satılır’ diyerek fazlasıyla stoklanan et ve tavukların kullanım süreleri bazen bir hayli aşmış oluyor. Elde kalan bu ürünlerden dolayı zarara uğramamak için halka, yemek şirketlerine veya yemekhanelere uygun fiyattan –yani ucuza- bu ürünler satılıyor. Bunun sonucunda ise birçok insan zehirlenip hastanelere kaldırılıyor.

Tüketim tarihi geçmiş veya geçmekte olan et ve et ürünlerinin satılması

Kasaplık yapan Hacı Berat Eskikoyuncu ile üretim fazlası et ve et ürünleri hakkında konuştuk. Et ve tavuk satışlarının eskisinden daha az olmasından şikâyetçi olan Hacı Berat ellerinde kalan stok fazlası ürünler için “son tüketim tarihini geçirmeden elimizdeki ürünleri satmaya uğraşıyoruz. Buzhanelerde mümkün olduğunca iyi koşullarda dondurulmuş olarak etlerimizi tutuyoruz. Ve bu etler her yıl belli aylarda bakanlıkça denetime tabi tutuluyor. Ama yinede her esnaf aynı özveriyi sergilemeyebiliyor. Kimi esnafların elinde yıllarca duran stok fazlası etler bulunmakta ve bunları piyasaya sürmek için herhangi bir çekinceye de sahip değiller” diyen Eskikoyuncu sözlerine şöyle devam etti “Marketlerin çoğu, tavuk etini yeteri kadar soğutmayan buzdolaplarında tutuyor. Bazı şarküterilerde, masrafı azaltmak için ambalajsız satılan bütün ve doğranmış tavuk ürünleri bulunmakta. Aslında Gıdalar ile ilgili kanunlara göre ambalajsız tavuk satışı yasak. Fakat bu kural uygulanmıyor.” diyerek durumun vahametini gözler önüne seriyor. Bunun gibi birçok kurala uyulmadığını söyleyen Hacı Berat en çok ihlal edilen kurallardan birinin de tüketim tarihi geçmiş veya geçmekte olan et ve et ürünlerinin satılması olduğunu belirtti. Elde kalan etlerin ya ucuz fiyattan fakirlere ya lokantalara ya da yemek şirketlerine satıldığını anlatan Hacı Berat “büyükbaş ve küçükbaş kemsi bu kadar yüksek ama tüketim bu kadar düşük olunca esnaf zarar etmeme derdine düşüyor. Durum böyle olunca da kimse kimsenin sağlığını umursamıyor” diyerek sorunun yakın bir zaman içerisinde ciddi bir probleme dönüşeceğini belirtiyor.

            Sorun ancak devlet eliyle çözülebilir


Et ve Balık Kurumu çalışanlarında biri olan Şemsi Bey ise konun ancak devlet eliyle çözülebilecek bir duruma geldiğini belirterek “halk ucuz et peşinde. Devlette kendi çabalarıyla bunu sağladığı sürece elde kalmış ve çürümeye yüz tutması an meselesi olan et, tavuk vb. gıdaların satışının da önüne geçilebilir. Ne yazık ki birçok defa yurtlarda veya okul yemekhanelerinde bozuk et yüzünden zehirlenip hastaneye kaldırılan insanlar oldu. Sağlıklı ve uygun koşullarda saklanabilen etler ve tavuklar uzun ömürlü olabilir ama bunu her market, kasap, şarküteri aynı inceliği göstererek yapmıyor” diyen Şemsi Bey sözlerini şöyle sürdürdü “daha çok kar için bol bol et-tavuk stoku yapan yerler ellerindeki etleri mümkün olduğunca çabuk satmak için çeşitli indirim kampanya vs uyguluyor. Halkta ilgi gösterince birçok işyeri aynı taktiği uygulayarak bozulmuş et ürünlerini ucuz diye alıyor.”

           Her şeyin bolca üretildiği bir dünyada…


Kapitalizmin bir çılgınlık halini aldığı dünyada her şey bol bol üretiliyor ama çoğu ürün elde kalıyor. Sezonu geçmiş elbiseler, mevsimi geçmiş yiyecekler, kullanım vasfını doldurmuş elektronik eşyalar ve tüketim tarihi sona yaklaşmış -ya da geçmiş- gıda maddeleri. Her şeyin bolca üretildiği dünyada doğanın dengesi de insan yaşantısının dengesi de bozulmuş durumda. Aşırı et ürünleri üretimi bir yandan vahşice bir hayvan katliamına da dönüşmekte. Ucuz diye bize sunulan her et ve et ürünlerini almamak gerek atalarımızın da dediği gibi ‘ucuz etin yahnisi yavan olur.’

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder